İletişim, güven ve işbirliği
20 Nisan, 2021 yazars
İletişim, güven ve işbirliği
Yavuz Can Yazıcı

İletişim, Güven ve İşbirliğinin “Altın Kuralları

İletişim, güven ve işbirliği ile eş hızda gelişir. İnsanlar birbirlerine güvendiklerinde çok daha rahat uyum sağlayabilir ve her türlü çoğulculuğa daha açık olabilirler, uzun vadeli düşünebilirler, işbirliği ve deneme yapmaya daha eğilimli olurlar. Başkalarına, yeni fikirlere ve yeni yaklaşımlara daha açık hale gelirler.

İnsanlar bir topluluğa aidiyet hissettiklerinde kendilerini “korunmuş, saygın ve bağlı” hisseder. İşte bu his, düne göre 21. Yüzyıl’da daha önemlidir, zira sağlıklı birey ve toplumlar için GÜVEN ancak bu yolla oluşur.

Bir toplumu sağlıklı kılan ve ayakta tutan “dürüstlük, alçakgönüllülük, güvenilirlik, etik, karşılıklı saygı, aynı gemideyiz anlayışı, kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına da yapmama” gibi “Altın Kural‘lardır. Bunlar, aynı zamanda Sürdürülebilir Değerler‘dir.

Sağlıklı toplumlar yazılı olmayan altın kuralları genişlemeye daha yatkın olurlar. Her hatayı araştırarak enerjilerini boşa harcamazlar. Başarısız olup tekrar denemekten ve tekrar başarısız olup tekrar denemekten çekinmezler.

İnsanlar ancak birbirlerine güvendiklerinde, sorunları sahiplenir ve çözüm yönündeki süreçlerin sorumluluğunu kararlıkla üstlenirler.

Sosyal refahın oluşturulmasında güven unsuru önemli rol oynar

Francis Fukuyama’ya göre, sosyal sermaye, bir toplumda veya toplumun bir kesiminde güvenin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan bir kapasitedir. Bu, en küçük ve en temel sosyal grup olan ailede şekillendirilebildiği kadar, tüm grupların en büyüğü olan uluslarda ve bunların arasındaki diğer tüm seviyelerdeki topluluklarda da şekillendirilebilir.

Güvenin yaygın olduğu yerlerde, grupların ve toplumların birçok resmi ve yazılı olmayan sözleşmeyle hızlı bir şekilde hareket edebildikleri ve adapte oldukları görülür. Bu anlayıştaki toplum ve gruplarda aslolan sözdür, söze güvendir. Aksine birbirlerine güvenmeyen bireyler, gruplar ve toplumlarda sadece resmi yasalar ve düzenlemelerden oluşan sistemler sayesinde işbirliği yapabilirler. Bu yasa ve düzenlemeler de bazen baskıcı, sıkı pazarlıklar edilerek, detaylar üzerinde anlaşılarak, mahkemeler aracılığıyla ve yaptırımlarla kendini gösterir.

Performans artırıcı tek yasal ilaç; Güven’dir

Güven asla yukarıdan gelen baskıyla ve emirle oluşturulamaz. Yalnızca sağlıklı bir toplum tarafından sosyal bir sözleşme ile bağlı olduğunu hisseden insanlar arasında gelişebilir ve telkin edilebilir.

Güven, insanların siyasi olarak karşılıklı fayda elde etmek için kurumlar vasıtasıyla etkileşim yani iletişim kurmalarıyla ortaya çıkar. Sağlıklı toplumlar, daha fazla güven oluşturan sivil kaslar inşa eder.

Sivil kaslar, toplumları güven tesis ederek ayakta tutar

Politikacılar ve merkezi siyaset, piyasa ekonomisinin spekülatif, teknolojinin baş döndürücü hızına ayak uyduracak sosyal teknolojileri üretemeyen bir haldeyken, birey ve toplulukları kurtaran ise her koşulda şehirlerin, kasabaların, tarımsal yörelerin iç dinamikleri ve birbirlerine olan etkileri ile oluşan dinamizmdir.

Dün olduğu gibi bugün de, kimse başkentlerde konuşlanmış siyasetin harekete geçip her şeye çözüm bulmasını artık beklemiyor.

Yardıma muhtaç ve işsiz yetişkinlerin var olmaya, çocuklarımızın bir kasırga hızıyla dönüşen değişim çağında oynamaya çalışırken ihtiyaç duyacakları araçları öngörmek toplumsal sorumluluk gerektiren bir duyarlılıktır. Bu ihtiyaç, eğilim, beklenti ve deneyimleri öğrenmeye çalışan şirketler, sivil inisiyatifler, eğiticiler, hayırseverler ve yenilikçi yönetimleri içeren yerel ve küresel ölçekte kamu-özel-STK ortaklıkları artık daha kolay kuruluyor. Zira sağlıklı şehirler, kasabalar, köyler ya da topluluklar oluşturmak, 21. Yüzyıl’da ülke yönetimleri için en önemli yapıtaşları olmaya devam edecek.

Yaşanabilir bir dünya için; sosyal inovasyon

Sevindirici olan şu ki, artık her şeyi devletten beklemeden, ihmal edilmiş veya görmezden gelinmiş toplumsal sorunlara yönetişim yaklaşımı ile daha yararlı, etkili, kalıcı, adil, paylaşımcı, sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler üretmeyi, sosyal kalkınmayı hedefleyen GÜVEN inşa eden sivil inisiyatifler artmaya başladı.

Kâr amacı gütmeden “kâr ettiren ve adilce bölüştüren”, toplumu oluşturan çekirdek ailelere balık tutmayı öğreten, gençlere yetenek kazandıran, pozitif ayrımcılıkla kadın emeğini ekonomiye katan projeler üretilmeye başladı.

Emek / değer ilişkisi ile yerel girişimciler yaratan kolektif akıl ve işbirliği kültürü ile pazarda arz / talep dengesi kuran, elde edilen artı değer ile diğer sosyal projelerin de ihtiyaç duyduğu fonu sağlayan küresel ölçekte kurumlar artmaya başladı.

Şimdi maharet, küresel ağları yararlı, sağlıklı ve etkili kullanabilmekte

Görünen o ki, 21. Yüzyıl’ın dirençli, müreffeh ve sağlıklı toplumların temel mimarisini yerel sivil inisiyatifler, eğiticiler, hayırseverler ve yenilikçi yönetimler tasarlayacaktır.

Kamusal kurumlar, özel şirketler, kâr amacı gütmeyen STK’ları birbirlerinden haberdar eden, yakınlaştıran, birbirlerine bağlayan, işbirliği imkanlarını artıran ise Küresel Sosyal Ağlar olacaktır.

İyimser bir yaklaşımla geleceğe bakarsak, bireyler ve topluluklar arasında belli bir amaca ve hedefe yönelik olarak inşa edilecek olan GÜVEN duygusu ise etkili iletişim stratejileri ve araçları ile daha örgün hale gelecek ve hızla yaygınlaşacaktır.

Eğer siz de bir şirket ya da kurumun yöneticisi iseniz, İletişim, Güven ve Saygınlık kavramlarına yatırım yapabilir, olası yol haritası için bizi arayabilirsiniz.

Yavuz Can Yazıcı

Ajans Başkanı / İletişim Stratejisti


İletişim, güven ve işbirliği
Yavuz Can Yazıcı 20 Nisan, 2021
Bu gönderiyi paylaş
Arşivle